€rHæNC@N SaVaGe_HunteR
Mesaj Sayısı : 737 Yaş : 33 Nerden : C:\Windows\System32 Ruh Hali : ŞaNLı Takımı : YaSaL Uyarı : Mesajlara Cevap Yazmaktan ve Teşekkür Etmekten Çekinmeyin Lütfen. Bu Forum Sizin Forumunuz!!! Rep Puanı : 7 Rep Gücü : 3414 Kayıt tarihi : 15/11/08
EXTRA Başarı Puanı: (616548/1000000)
| Konu: NİLÜFER Çarş. Mart 04, 2009 7:06 pm | |
| NİLÜFER
31. 05.1955 tarihinde, Cihangir'deki bir apartmanın beşinci katında gözlerini hayata açtı. Babası yakışıklı bir adamdı. Nilüfer'in annesi Lütfiye Hanımla üçüncü evliliğini yapmıştı. Babası ticaretle uğraşıyor, İtalyanlara sinema makinaları ve aksesuvarları ithal ediyordu. Babası doğma büyüme İstanbullu annesi ise Bulgaristan göçmeni olan Nilüfer çocukluğundan söz ederken çocukluğunun çok mutlu, el bebek gül bebek geçen bir dönem olduğunu söylüyor. * Nilüfer müzikle iç içe bir evde doğmuş. Babası piyano çalar annesi de güzel sesiyle şarkılar söylermiş. O dönemlerde çok az sayıda ailenin sahip olduğu makaralı teyp eve geldiğinde Nilüfer bayram yapmış. Hemen en sevdiği şarkıları mikrofonla okuyup teybe kaydetmeye başlamış.
Babası 54 yaşındayken gözlerini hayata kapamış. Babasının daha önceki evliliklerinden iki ağabeyi bir ablası var.* Nilüfer kardeşleri olduğuna ilk kez 11 yaşındayken babasından kalan mirasın paylaşımı sırasında öğrenmiş ve şoka girmiş. Ağabeylerinden biri Almanya'da bir fotoğraf stüdyosu sahibi ve 70'li yaşlarında. Bir ağabeyisinin İstanbul'da bankacılık yaptığını ve ablasının da Kanada'da yaşadığını biliyor. Onlar hakkında başka bir bilgisi yok. Kardeşlerinin isimleri, Orhan, Tevfik ve Gülsevin.
Onun çocukluğunu arkadaşlarından biri şöyle anlatıyor; "Birgün, üst kattaki daireye yeni birilerinin taşındığını duyduk. Bir anne kızmış taşınanlar. Onları gördüğümde kızın (Nilüfer'in) üzerinde çok güzel kürklü bir manto vardı. Mantosuna çok özenmiştim. Daha sonraki günlerde apartmanımız bu zarif, utangaç, az konuşan ama çıkarabildiği en yüksek sesle şarkı söyleyen kız çocuğunun sesiyle doldu taştı... Neredeyse hiç susmamacasına şarkı söylüyordu. En sevdiği şarkılar Ajda'nın şarkılarıydı.
Nilüfer'in Ajda hayranlığı hala devam ediyor. Onun kendisi için çok özel olduğunu söylüyor. Ama iki sanatçı arasında bir samimiyet söz konusu değil.* Nilüfer 15 yaşındayken ona şöhret kapılarını açan, Hafta Sonu Gazetesi'nin "Altın Ses Şarkı Yarışması"na kendi verdiği kararla katılmış. Annesine bile sormadan yarışmaya adını yazdırmış. Sonuçta bu yarışma ona birinciliği ve şöhreti kazandırmış. Bu yarışmadaki başarısının ardından İtalyan Ortaokulu'nda popüleritesi de bir anda artmış.* Nilüfer, Müzik dünyasına ilk adım attığı yıllarda hakkında çıkan ilk haberi satırı satırına hatırlıyor. 1970 yılına yayınlanan haber Doğan Şener'e aitmiş ve şöyle yazıyormuş "Nilüfer Yumlu klası tartışılmaz bir isim. Çok güçlü bir sesi var. Şarkısını müthiş söyledi."* O günden bu yana neredeyse otuz yıldır yılmadan, yorulmadan, büyük bir aşkla şarkılar söylüyor Nilüfer.
Nilüfer müzik dünyasına ilk adım attığı yıllarda utangaçlığı ile tanınıyor. Sanatçının o yıllarda annesi Lütfiye Hanım da koruyucu meleği olarak daima yanında olurmuş.
Stüdyo da seslendirdiği ilk şarkı 1972 yılında, üzerinde okul formasıyla okuduğu "Neden" isimli şarkısı olmuş.
Nilüfer'in profesyonel müzik yaşamı da yine 1972 yılında "Kalbim Bir Pusula" isimli 45'liği ile başlıyor.
1973-1978 yılları arasındaki dönem onun, altın plaklara doymadığı, birbiri ardına yılın kadın sanatçısı seçildiği dönem olması açısından büyük önem taşıyor.
1979-80 yılları arasında müziğinde değişik bir yönelime giren Nilüfer, Osman İşmen' in adaptasyonuyla, Türk müziği ve arabesk parçaların pop versiyonlarını seslendirdi
Nilüfer birkaç söz yazarlığı denemesi de yaptı. Bir de beste çalışması oldu. Çok ilgi gören ve sevilen "Erkekler Ağlamaz" isimli şarkının bestesi Nilüfer'e ait.
Nilüfer, başarısının nedenini "inatçı" bir yapıya sahip olmasına bağlıyor. Annesinin onda en şikayetçi olduğu yönde buymuş. Annesi şikayet ettikçe o daha çok inatçı ve isyankar olmuş. Ama geriye dönüp bakıldığında onun bu özelliklerini iyi yönde kullandığı görülüyor. Nilüfer az ama öz konuşmayı seven insanlardan. Nilüfer sesini koruyabilmek ve daha iyi duruma getirebilmek için 26 yıldan bu yana şan dersi alıyor. 1998 yılında Nokta Dergisi'nin Doruktakiler Özel Ödülü aldı. Yine 1998 yılında 1972-78 yılları arasında seslendirdiği şarkılardan oluşan "Yeniden Yetmişe" isimli bir albüm çıkardı. Albüm büyük başarı kazandı. Eski şarkıları yeniden dillere dolandı. Nilüfer kendini övmekten hiç hoşlanmıyor. Şansa inanıyor, karamsar düşüncelerden nefret ediyor hayatta başına ne gelirse gelsin hep olumlu yönden ele almaya çalışıyor. Pop müzikteki yeni jenarasyonla kendini son derece barışık görüyor. Onlarla aynı kulvarda koşmayı, yarışmayı çok seviyor. Uyku problemi yok. Yatağına yattığında mışıl mışıl uyuyanlardan. 1992 yılından beri Unicef'le ilgili çalışmalara başladı. 1998 yılında Unicef'in iyi niyet elçiliğinin yanı sıra, Devlet Sanatçısı ünvanını da elde etti. Nilüfer kimilerine göre tutumlu bir insan, kimilerine göre ise " cimrilerin kraliçesi" hatta cimrilikte Kayahan'ı bile cebinden çıkaracağını iddia edenler var. O ise bu konuda şöyle konuşuyor; "Cimri değilim, ama lüzumsuz harcamalardan hoşlanmam. Lüksten, gösterişten nefret ederim. Ne şatafatlı yaşarım, ne da öyle giyinirim. Otellerin kral dairelerini bilmem ve kalmak istemem. Limuzin'e korumaya hiç ihtiyaç duymam. Otomobilimi kendim kullanırım. Ama son zamanlarda, İstanbul trafiğinin zorluğu nedeniyle bir şöförüm var. Nilüfer'in başından iki evlilik geçti. İlk eşi 1977 yılında evlendiği Yeşil Giresunlu oldu. İkinci eşi ise söz yazarı Çetin Akçan idi. Nilüfer iki evliliğinde de iyi bir ev hanımı olmaya çalışmış. Kendini tüm gücüyle evine ve eşine adamış. Hatta mesleğini ikinci plana atmış. Ama olmamış. Yürümemiş bu evlilikler. Nilüfer bugün ev işlerinden hiç hoşlanmıyor. Gökberk Ergenekon, ilk kez 6 yıl önce Nilüfer'e evlenme teklif etmiş. Ve henüz teklifine yanıt bekliyor. Nilüfer, Gökberk Bey'le olan beraberliğinin süresini kendisi için rekor olarak nitelendiyor. Bir röportajında bu konudan şöyle bahsediyor; Ona geçen gün "Sen nasıl bir adamsın, bunca yıl sana nasıl katlandım?" dedim. O da "Esas ben sana nasıl katlandım?" diye cevap verdi. Birbirimize katlanıp gidiyoruz işte. Bu yaştan sonra ne yapacağız? Gülü seven dikenine katlanır. Gökberk Ergenekon, Nilüfer'e kızdığı zaman şu şekilde hitap ediyormuş; "cadı" Dış görünüşü itibariyle kimilerine göre "soğuk insan" havasında olan Nilüfer, tanındıkça sıcaklığı, sevecenliği anlaşılan insanlardan. Nilüfer kendisini, inatçı, azimli ve mahçup biri olarak tanımlıyor. Sanatında yılları deviren, sahne performansı son derece yüksek olan Nilüfer, sahneye çıktığında hala çok çekingen olduğunu söylüyor. Kendi değimiyle o bu piyasının şartları içinde "yırtık" olamamış. Nilüfer bir çok teklif geldiği ve astronomik paralar teklif edildiği halde dizi filmlerde oynamayı, oyunculuğu kendisine yakın hissetmediği için kabul etmiyor. Nilüfer yaptığı işlerde sadece para kazanma amacı gütmüyor. Böyle bir amaç onu ürkütüyor. Politikadan hiç hoşlanmıyor. Nilüfer ilerleyen yaşına rağmen, genç kız vücudunu koruyan ender kadınlardan biri. Güzelliğini kendisiyle barışık olmasına ve yaşama mutlu, umut dolu gözlerle bakmasına bağlıyor. Tabii bunların yanı sıra kontrollü yemek yiyiyor. Annesi ve babası uzun boylu ve yapılı olan Nilüfer neden 1.59 boyunda olduğunu da merak ediyor. Kilosunu 53 seviyesinde tutmaya uğraşan sanatçı, minyon tipi dolayısıyla yaşlandığında oluşacak kemik erimesi sonucu görünmez kadın olmaktan korkuyor(!) Ama yaşlılığın güzel bir yanının da bulmuş "Nasıl olsa bir yaştan sonra kimse beni beğenmez, ben de istediğim gibi yemek yiyebilirim" diyor. Vücuduna hiç estetik yaptırmamış. En fazla çikolatalı yiyecekleri seviyor. Hayatını güzel ve mutlu buluyor. Kendisinin Allahın şanslı kullarından biri olduğunu düşünüyor. Kedileri çok seviyor. En önemli sağlık problemi astım. Ama onu da akupunktur ve diğer tedavi yöntemleriyle kontrol altında tutuyor. aşamındaki en büyük korkusu nefessiz kalmak. Bu korku onda fobi halini almış. Nilüfer hayatındaki tek boşluğun çocuk olduğunu düşünüyor. Ama kendi çocuğunu dünyaya getirmeyi düşünmüyor. Evlat edinmek ona daha çekici geliyor. O canı çok kıymetli olan insanlardan. Acıya karşı fazla metanetli değil. Fiziksel sıkıntılara hiç gelemiyor. Çocuk sahibi olmak istememesi biraz da bundan ötürü. Kendini ruhu çocuk kalmış kadınlardan biri olarak tanımlıyor. Nilüfer genel olarak, yaşamla ve kendisiyle barışık bir insan. Ama on yıl önce, son derece zorlu bir dönem yaşarken psikolojik tedaviye ihtiyaç duymuş ve beş seanslık bir terapi görmüş. O, yaşlanmaktan korkmayan yürekli kadınlardan biri. Tek bir isteği var son nefesini vereceği güne kadar şarkı söyleyebilmek ve sahneye çıkabilecek güce sahip olmak. Sigara içmiyor, alkol kullanmıyor. | |
|